Geçenlerde kadinlarasi.com’un İstanbul’da organize ettiği bir kahvaltı sohbetine katıldım. 12 iş kadını ve ben onların şirketleri ile ilgili konuları konuştuk.
Çok zevkli geçen sohbetin başlığı Geleceği Satmak‘tı. Konuştuklarımızın tüm detaylarını bu kısıtlı alanda sizlerle paylaşmam olanaksız ama sanırım kahvaltımızın daha başında sorduğum bir soru tüm toplantının ana fikrini oluşturdu: Bir şirket niye kurulur? Seminerlerimde de katılımcılara ilettiğim bu soruya “Kar etmek” yorumundan başlayarak “E, sabah nereye gideceğiz?” sorusuna kadar çeşitli yanıtlar alırım.
Cevabını lafı dolandırmadan söyleyeyim: Bir şirket satmak için kurulur.
Şirketlerin hisse senetleri ve dolayısı ile onların temsil ettiği şirketler de birer üründürler. Bir ürün için ne yapabiliyorsak onları hisse senetleri için de yapabiliriz. Örneğin bir ürün için pazarlama nasıl yapılması gereken bir eylemse, bu eylem bir hisse senedi için de geçerlidir. Bu açıdan baktığınızda sorulacak bir soru da bir ürünü sırf kendiniz için yapıp yapmadığınızdır. Herhangi bir ürün ve hizmet için düşünülemeyecek bu yaklaşım belki ancak sanat eserleri için geçerli olabilir. Onları da genelde yapımcısı öldüğünde satıyorlar.
Şirketinize başkaları ile paylaşmak dahi istemeyeceğiniz bir sanat eseri olarak bakıyorsanız buna kimsenin söyleyebileceği bir şey olamaz. Ancak, duygusal olarak kabul etseniz de etmeseniz de şirketiniz bir üründür. Bir ürün ise satılmak üzere yapılır.
Sanıyorum masadan kalkarken kahvaltıdaşlarım da benimle bu konuda aynı düşüncedeydiler. ☺
kadinlarasi.com‘u ziyaret için burayı tıklayabilirsiniz.
Haftanın şarkısı: Shania Twain – That Don’t Impress Me Much (1998)