3 Ocak 1924 tarihli New York Tribune gazetesinin eğlence bölümünde yer alan bir yazı, Amerikalı besteci George Gershwin ve kardeşi Ira’nın dikkatini çekti. Yazı 1920’lerin en popüler orkestra yöneticisi Paul Whiteman ve onun idaresindeki Palais Royal Band’ın 12 Şubat’ta vereceği yeni bir Amerikan müziği konseri ile ilgiliydi. Makalede “Bu konser için Gershwin bir caz konçertosu üzerinde çalışıyor.” deniyordu.
Bu Gershwin için yeni bir haberdi. Son müzikal komedisi Sweet Little Devil, sadece üç hafta içinde perdelerini açacaktı. Ve şimdi 12 Şubat’a kadar bir de konçerto mu yazmak zorundaydı?
7 Ocak’ta müzikalinin provaları için Boston’a giderken, Whiteman tarafından ikna edilmiş bir Gershwin trende yeni bir müzik eserinin çerçevesini çizmeye başlamıştı.
Gershwin’in eser için düşündüğü başlık Amerikan Rhapsody idi. Ancak, şans eseri, Ira ressam Whistler’ın Nocturne in Blue and Green adlı eserini görmüştü. Bu nedenle ona yeni parçaya Rhapsody in Blue (Mavi Rapsodi) adını koymasını önerdi.
12 Şubat’ta bestecisinin herhalde en ünlü eseri olan ve solist olarak sahne aldığı Mavi Rapsodi dünya prömiyerine çıktı.
İş planınızın en kötü anlarına rast geldiklerinde bile size önerilen projeleri dikkatle dinleyin. Bazen en yaratıcı çalışmalar insanlar fazla düşünecek zamana sahip olmadığında ortaya çıkar. Ve iyi projeler standart aralıklarla gelmezler. Bunlardan biri, tipik olarak Mavi Rapsodi örneğinde olduğu gibi, tahmin edilemeyen veya öngörülemeyen bir olaya yol açan bir “siyah kuğu” olabilir.
Yazının müziği: George Gershwin – Rhapsody In Blue